Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6. maddesinde marka tescilinde nispi ret sebepleri sayılmıştır. Nispi ret sebepleri, üçüncü kişilerin haklarını koruma altına almayı amaçlamaktadır ve başvuru makamları tarafından re’sen dikkate alınmaz. Ancak üçüncü kişilerin itirazları sonrası nispi ret sebepleri uyarınca inceleme yapılması mümkündür.
Bir marka tescil başvurusunun bültende yayınlanmasını takiben, ilan tarihinden itibaren 2 ay içerisinde Marka Kurumu nezdinde itirazda bulunulması mümkündür. İtirazda bulunan ilgili kişiler, SMK’nın 6. maddesinde sayılan nispi ret sebepleri ve bültende yayınlanan marka yönünden kanuna aykırılık mevcut olduğunu, marka tescil başvurusunun bu sebeplerle reddedilmesi gerektiğini iddia eder. Kurum, üçüncü kişilerin itiraz dilekçelerinde gösterdikleri gerekçeler ile bağlı olacaktır.
Kurum’un marka tesciline ilişkin itiraz değerlendirmesinde vermiş olduğu nihai kararlara karşı Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu (“YİDK”) nezdinde yeniden itiraz edilmesi mümkündür. Bu durumda YİDK tarafından, Türk Patent ve Marka Kurumu’nun kararının yerindeliği, bir üst merci olarak değerlendirilecektir. YİDK’nın kararları Kurum bünyesi içerisindeki kesin kararlardır ve bu kararlara karşı Kurum nezdinde başvurulacak bir üst merci bulunmamaktadır. Ancak YİDK kararlarının iptaline ilişkin, SMK madde 156/2 uyarınca Ankara Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nde iptal davası ikame edilmesi mümkündür. Bu dava hak düşürücü süreye tabidir, YİDK kararının ilgiliye tebliğinden itibaren 2 ay içerisinde açılması gerekmektedir.
Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6. maddesinde sayılan nispi ret sebepleri aşağıdaki gibidir.
Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir. Bu düzenleme ile markanın gerçek sahibinin eskiye dayalı kullanımı, marka tescilinden üstün tutularak koruma altına alınmıştır.
Paris Sözleşmesi’nin 1. mükerrer 6. maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
Türkiye’nin de taraf olduğu Sınai Hakların Korunmasına Dair Paris Sözleşmesi uyarınca, sözleşmeye taraf ülkeler karşılıklılık ilkesi gereğince sözleşmeye taraf diğer ülkelerin fikri mülkiyet haklarını koruyacaklarını taahhüt etmiştir. SMK’nın 6/4 düzenlemesinde yer verilen Paris Sözleşmesi’nin 1. mükerrer 6. maddesiyle ise sözleşmeye üye ülkelerden birinde tescil edilmiş bir markanın diğer üye ülkelerde tescile bağlı olmadan korunması amaçlanmıştır. Bu kapsamda Paris Sözleşmesi uyarınca tanınmış markalara benzer ve aynı nitelikteki Türk Patent ve Marka Kurumu nezdindeki marka başvuruları itiraz üzerine reddedilecektir.
Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
İşbu düzenlemeyle ise Paris Sözleşmesi kapsamında uluslararası boyutta değil, Türkiye’de tanınmış markalar yönünden, ulusal ölçekte tanınan markalara üstünlük tanınarak, koruma alanı sağlanmıştır. Bu durumda bir markanın Türkiye’de tanınmış olması, bu tanınmışlık dolayısıyla haksız bir yarar mevcutsa veya tanınmış markanın itibarı zedelenecekse, benzer veya aynı nitelikteki yeni bir marka tescil başvurusunun reddedilmesi için yeterli sebeptir. Ancak yeni marka tescilinde haklı bir sebep bulunması hali madde hükmü gereğince istisna kapsamında yer almaktadır.
Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
Bilindiği üzere, usulüne uygun şekilde tescil edilmiş bir markanın koruma süresi 10 yıldır. 10 yıllık koruma süresinin sonunda, aynı süreler ile korumanın uzatılması mümkündür. İşbu düzenleme ile koruma süresinin uzatılmaması halinde, tescil edilmiş markanın 2 yıl süre ile nispi ret nedenleri kapsamında korunması amaçlanmıştır.
Kötü niyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.
Marka hukukunda kötü niyet, tescil ile sağlanan korumanın amacına aykırı kullanılması yoluyla başkasının markasından haksız olarak yarar sağlamak olarak tanımlanmaktadır. Diğer bir deyişle, kişinin tescilini talep ettiği işaretin, yurtiçinde ya da yurtdışında başkası tarafından kullanıldığını ve/veya tescil edilmiş olduğunu bilmesi ya da bilebilecek durumda olmasına rağmen marka tescil başvurusunda bulunması anlamına gelir. Bu kapsamda bir başkasının markasıyla iltibas (benzerlik) yaratmak, markanın tesciline engel olmak, markayı kullanmayıp yedeklemek amacıyla tescil almak gibi haksız davranışlar kötü niyet olarak değerlendirilmekte olup kötü niyetle yapılan başvurular nispi ret sebepleri arasında sayılmıştır.